3 Haziran 2012 Pazar

Esra Arsan Giderse Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü Neler Kaybeder?

Esra Ercan Bilgiç

Esra Arsan'la 1998 yılının Ağustos ayında tanıştım, bizim bölümde çalışmaya benden üç gün önce başlamıştı. Tam 14 yıl önce. Bu 14 yılın yaklaşık 10 yılında aynı ofisi paylaştık. Bilenler bilir, 10 yıl aynı ofisi paylaşmanın aynı evi paylaşmaktan pek de farkı yoktur. Her gün gündemdeki konuları, gazete manşetlerini, önemli meseleleri tartıştığın ilk kişidir ofis arkadaşın. O nedenle Esra Arsan, her şeyden önce benim şahsi tarihimde düşünme, yorumlama ve eleştirme sistematiğimi ilk elden etkilemiş çok önemli bir isimdir. Buradan bakınca o aslında benim de hocamdır. Bununla birlikte ofis arkadaşın kederine, mutluluğuna, derdine, sevincine her sabah tanık olan ilk kişidir. O yüzden bir yerden sonra 'ofis arkadaşı' tabiri aranızdaki ilişkiyi anlatmakta kifayetsiz kalır. Esra Arsan benim dostumdur.

Ben şimdi burada bir dost olarak Esra Arsan'ı anlatmayacağım tabii. Ben şimdi burada Esra Arsan bölümden giderse nasıl üzüleceğimi, şahsen bu durumdan nasıl kötü etkileneceğimi anlatmayacağım. Benim anlatmak istediklerim Esra Arsan'ın bana ve öğrencilerine kattıklarının da ötesinde, bölüme ve üniversiteye kattıklarıyla ilgili.

Şöyle bir düşünüyorum. Hadi verdiği derslerin içerik ve işleniş bakımından sahip olduğu yüksek standardı saymayalım; bu zaten her hocanın asli görevi. Hadi makalelerini, kitaplarını, araştırmalarını, katıldığı konferansları da saymayalım; bunlar da zaten akademisyen olmanın gerekliliği. Peki öyleyse bunların dışında kalanları düşünelim. Geçtiğimiz 14 yılda bölümün çıkardığı basılı yayınların hemen hepsinin başında Esra Arsan vardı. Bilgi Genç Haber Ajansı'nı (BGHA) kuran ve işlemesini sağlayan Esra Arsan'dı. Bu ajansın kapılarını yalnızca bizim bölümden değil üniversitedeki her bölümden öğrenciye açan oydu. BGHA muhabirlerinin ürettiği haberlerin çeşitli gazetelerde yayınlanmasını sağlayan oydu. Bölümün bünyesinde çıkan yayınlarla alınan ne kadar iletişim ödülü varsa, hepsinin arkasında Esra Arsan'ın da emeği vardı. Öğrencileri yarışmaya başvurmaya teşvik eden, hatta çoğu zaman onlar adına formları doldurup gönderen oydu. Son dönemde öğrencileriyle birlikte çıkardığı Eksiyirmidört'le, bir iletişim fakültesi bünyesinde çıkabilecek en iyi içerikli, en yüksek kaliteli, en cesur yayını var etti.

Esra Arsan yalnızca 2012 bahar döneminde Bilgi'de üç tane konferansın düzenlenmesinde başı çekti. Bunlardan biri geçtiğimiz ay yapılan European Journalism Training Association'ın (EJTA) konferansıydı ki bu derneğe hem Medya hem de TVRP bölümlerinin geçtiğimiz yıl üye olarak kabul edilmesinde çok önemli bir rol oynamıştı. Bu üyelik her iki bölüme de uluslararası bir nitelik ve prestij kazandırdı. Uluslararası demişken, aralarında Daniel C. Hallin'in de bulunduğu uluslararası üne sahip pek çok akademisyen ve gazetecinin Bilgi'ye gelip konuşma yapmasını, öğretim kadrosu ve öğrencilerle buluşmasını sağladı.

BİA'nın her yıl düzenlediği 'Okuldan Haber Odasına' isimli, farklı üniversitelerden gazetecilik öğrencilerine yönelik eğitim programlarına her zaman gönüllü olarak destek verdi. Yine BİA'nın yürüttüğü yerel gazetecilere yönelik eğitimler çerçevesinde Türkiye'nin dört bir yanına gidip gazetecilik mesleğinin ileriye gitmesi için uğraştı. Daha fazla özgürlük için mücadele eden ne kadar birey, grup, dernek, kulüp kendisinden destek istediyse hepsine düzenledikleri seminer ya da panellere bizzat katılıp konuşmalar yaparak destek oldu. Çok iyi bir hoca ve çok iyi bir akademisyen olmanın dışında 2008'de Hayat TV'de yaptığı 'Medya Gözcüsü' programıyla, RED dergisinde ve yıllardır çok çeşitli yayınlarda yazdığı medya eleştirisi yazılarıyla gazetecillik ve medya eleştirisi alanında bir duayen haline geldi. Katıldığı TV programlarında, gazetelere verdiği röportajlarda hep etikten, meslek ahlakından, özgürlüklerden ve demokrasiden söz etti. Hep açık sözlü, hep dobra ve hiç bir zaman sözünü sakınmayan biri oldu.

Esra Arsan'ın bu bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini 14 yıldır şaşkınlıkla izliyorum. İşine ve öğrencilerine olan bağlılığına, akademisyenlik ve gazetecilik mesleklerine olan tutkusuna ise yıllardır gıptayla tanıklık ediyorum. Onun varlığının Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü'ne ne çok şey kattığını bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak, Esra Arsan'ın bölümle ve üniversiteyle ilişiğinin kesilmesi kararının gözden geçirilmesi ümidimi korumak istiyorum.

 Esra Arsan'ın hep dediği gibi: "Herşey olur, hayat kalır!"

1 yorum:

Adsız dedi ki...

hocam elinize sağlık. esra arsan daha iyi anlatılamazdı.