2 Eylül 2009 Çarşamba

TORTU

“Çökelti” diyor Türkçe sözlük, ve ekliyor "Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık."- N. Hikmet. Budur tortunun anlamı. Ben o berrak suyu görmezden gelip, beynimde dibe çöken tortuyu kurcalıyorum zaman zaman. Kimbilir hangi zamanlardan, hangi mekânlardan kalmış sesler, renkler, isimler, sözcükler, tatlar, kokular birikmiş durmuş bir yerlerde. Kurcaladıkça bulanan sudan Rimbaud sesleniyor bazen, bazen Attila İlhan, bazen Apollinaire. Bazen Hatay Sineması’nın küf kokusu doluyor burnuma, bazen teyzemin kurabiyelerinin fırından gelen mis kokusu. Eylül 1980'de bombalar patlarken mutfak masasının altında geçirdiğimiz o günü yeniden yaşıyorum. İlkokulun bahçesinde mor menekşe oynarken “Pııınar, Pııınar” diye bağırıyorum elele tutuştuğum arkadaşlarımla. Kimi zaman hazırlıktaki fransızca öğretmenim “Bon point mademoiselle” diyor, kimi zaman Tanju Okan ‘Kadınım’ı fısıldıyor kulağıma. Venedik tren istasyonunda üzerinde gecelediğim bankın çıkık çivisini hissedebiliyorum hatta sırtımda. U. ile Marmaris’te buluyorum kendimi sonra, Sedir adasının kumları dökülüyor avuçlarımdan. Annemin çalıştığı bankadaki FACIT’le oynuyorum, ya da dedemin daktilosunda şerit sarıyorum. Ablam “yine mi bitti paran?” diyor “al bakalım, cumaya kadar idare et ama!”. Kıbrıs Şehitleri’ndeki sahaflarda ellerim tozlanıyor, Hasan Ağa’daki sıcak çay hâlâ dilimi yakıyor. Ayaklarımı dalgalar ıslatırken, Pınar Kür’ün ‘Bitmeyen Aşk’ının sayfalarına kumlar doluyor. Tortu yaşadıkça büyüyor, yaşlandıkça kıymetleniyor.

Resim: 'Aran Loves the Air' by Gina McKenna Burns

1 yorum:

zafer dedi ki...

Aman durun yaşınız kaç daha ki kuzum...:)

Kadınım şarkısını ben düşleyeyim size daha eskileri düşleme yaşınız tutmuyor.40'dan sonra inşaallah.. :)


http://zapere.blogspot.com/2009/06/sevdigim-kadin.html




.