16 Mart 2009 Pazartesi

TASARRUFUN YENİ ADI: ÇEVRECİLİK

Beni babaannem büyüttü. Tam bilmezdi yaşını, verdiği ipuçlarından 1915’te doğmuş olduğunu tahmin ederdik. “Babam cepheden dönerken trene binmiş, görenler olmuş, ama o trenden hiç inmedi” derdi. Fakirliği değil belki ama yokluğu iyi bilirdi. "Un yoktu, şeker yoktu, yağ yoktu" derdi. Üst baş anca mevsimine göre birer takım. Nüfus cüzdanının arasında ekmek karnelerini sakladı yıllarca.
Ben çocukken babam “bizim ayakkabımız hep oldu” derdi mutlulukla. Ayaklarına kumaş sarıp gelen çocuklar varmış sınıflarında. Eskiyen traş bıçaklarının saplarını kırıp küçülen kurşun kalemlere takmayı babam öğretti bana. Ayakkabıları varmış ama kalem öyle kolay kolay bulunmazmış. Esmer ekmeği hiç sevmez babam, kıtlığı çağrıştırır ona. "Biz çocukken beyaz ekmek bulunmazdı" der, "nereden moda oldu bu esmer ekmekler?".
Annem pet şişeleri, naylon poşetleri yıkayıp yıkayıp yeniden kullanır hâlâ. Eskiyen kıyafetleri toplayıp ihtiyacı olanlara verir. İhtiyacı olanlar her yerdedirler. Elektriği, suyu, gazı hep kararında tüketir. Milli servete zarardır yoksa. İsraf ayıptır, şımarıklıktır.
İşte ben bütün bunlar yüzünden tabağımda yemek bıraktığımda suçluluk hissettim yıllarca, öyle öğretildi bize. Atmak ve yenisini almak değildi düsturumuz, uzun süre kullanmaktı, eskiyene, yıpranana kadar. Bu tür alışkanlıklar kıtlık yıllarının, bizden önceki nesillerin tecrübelerinin bizdeki yansımalarıydı. Günümüzde tasarrufa yönelik bu tarz davranış kalıpları, benzer günlük yaşam pratikleri isim değiştirerek yükselen değer olmaya başladılar yeniden. İnsanlara tasarruf bilincini (!) kazandırmaya yönelik programlar yayınlanıyor “yeşil” ekranlarda. Tasarrufun ve tutumluluğun yeni adı artık “çevrecilik” oldu.
Çevreciliğe vurgu yapan bütün medya mesajları sürekli olarak tüketmemizi öğütlüyor oysa. Bulaşık makinemizi, buzdolabımızı, klimamızı atıp yenisini almalıyız örneğin, su ve elektrik tasarrufu yapmak için. Otomobilimizi değiştirmeliyiz hatta, çevreyi daha az kirletmek adına. Asli görevi tüketim kültürünü pompalamak olan medyadan da başka türlü mesajlar beklemek hata olurdu zaten. İşte ben bu yüzden, çevreci olmaktansa tutumlu olmakta ısrarlıyım.

Resim: 'Piggy Parasol' by Carol Marine

Hiç yorum yok: