15 Mart 2009 Pazar

GERÇEĞE ÇAĞRI

“Kapitalizmin olduğu yerde etikten bahsetmek olanaksızdır...”. Immanuel Wallerstein, Bilgi Üniversitesi’nde verdiği konferansta sorulan bir soru üzerine bu yanıtı verdi. Üretim maliyetlerini düşürmek, yani emeğe daha az para ödemek için Endonezya’da, Tayvan’da, Hindistan’da, Çin’de vs. açılan fabrikalarda çalışan köle-işçilerin durumları hakkında etik bir eleştiri yapmanın mümkün olup olmadığı sorulduğunda, Wallerstein’in yanıtı çok kesin ve net oldu: “...çünkü bir kapitalistin umursadığı tek şey, daha fazla sermaye biriktirmektir”. Wallerstein’in bir çırpıda verdiği bu yanıt, Erzurum’daki çağrı merkezini anlatan Turkcell reklamını çözümlemek için iyi bir temel teşkil ediyor kanımca.
“Ben Erzurumlu bir çay bardağıyam” diye başlıyor reklam. Bir çay bardağının gözünden Erzurum’daki gençlerin kahvelerde nasıl vakit öldürdüklerini izliyoruz önce. Taner adlı genç, reklamın başrolündeki çay bardağını alıp kahveden dışarı çıkıyor ve Turkcell Eruzurum Çağrı Merkezi’ne götürüyor. Temiz pak giyinmiş olan 21 yaşındaki Taner, yüzünde bir gülümsemeyle “çok moderen” ve “çok teknolojik” işyerinde masasının başına geçiyor. Özetle, Turkcell’in nasıl da toplumsal duyarlılığa sahip bir firma olduğu, çağrı merkezini Erzurum’a taşıyarak doğudaki işsizliğe nasıl da çare bulduğu mesajı verilmeye çalışılıyor. “Kapitalist ideolojinin yeniden üretimi” konulu bir derste örnek gösterilebilecek nitelikteki bu televizyon reklamı, kapitalizmin kendini nasıl da gizlediğini, gerçekliği nasıl da olduğundan farklı göstermeyi başardığını çok iyi anlatıyor.
Ulusötesi firmaların istihdamı, dünyada emeğin ve işyeri maliyetlerinin en ucuz olduğu bölgelere ihraç etmeleri küresel kapitalizmin en önemli olgularından biri. Buna benzer bir olgu 2005’ten beri Türkiye’de de yaşanıyor. Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Sivas, Kayseri, Kahramanmaraş, Gümüşhane, Antalya, Uşak, Bursa, Yalova ve Kocaeli, firmaların çağrı merkezi kurmak için tercih ettikleri illerin başında geliyor. Firmalar işe alım yaparken üniversite mezunlarını ya da öğrencilerini tercih ediyorlar. Doğu’ya çağrı merkezi için yapılan yatırımların firmalara yüzde 30’a varan maliyet avantajı sağladığı, bu nedenle 2007’de 250 olan Doğu bölgelerindeki çağrı merkezleri sayısının 2008’de 940’a ulaştığı söyleniyor
Turkcell çağrı merkezinin Erzurum’a taşınmasının ardındaki tek nedenin emek maliyetini düşürmek olduğu apaçık ortada, bu bir. İkincisi ve daha önemlisi, çağrı merkezlerindeki çalışma koşulları hiç de öyle reklamda gösterildiği gibi pembe bir tablo çizmiyor aslında. Geçen yıl Haber-İş sendikasına üye oldukları için işten atılan çağrı merkezi çalışanları, reklamda övülen sistemi “genç, ucuz, esnek ve örgütsüz” şeklinde özetliyorlar. Çağrı merkezlerinde modern köleler gibi çalıştırılmaya itirazları olan, “Çağrı merkezleri kendi Çin’ini yaratıyor” diyen gençler, seslerini “Gerçeğe Çağrı Merkezi” girişimiyle duyurmaya çalışıyorlar.
Medya Takip Merkezi’nin verilerine göre 2008’in ilk yarısında televizyonlara en fazla reklam veren şirketin Turkcell olduğu gözönünde bulundurulduğunda, çağrı merkezi çalışanlarının bu sisteme ve bu reklama itirazlarını dile getirebilecekleri mecralar arasında televizyon kanallarını saymak mümkün görünmüyor. Bu nedenle gerçeği görmek için www.gercegecagrimerkezi.org.

Bu yazı 15/03/2009 tarihli Radikal 2'de yayınlandı
Resim: 'Masked Identity' by Marcia Babler

Hiç yorum yok: