3 Eylül 2009 Perşembe

ÇOCUKKEN ERKEK GİBİ OLMAKLA ÖVÜNEN KADINLAR

Hello! dergisine verdiği röportajda yıllar öncesine dönen Deniz Berdan, "Hareketli, yaramaz ve erkek gibi bir çocuktum. Anneler sürekli 'oğlumu dövdü' gibi şikayetlerle bizim eve gelirdi" dedi.

O zamanlar nasıl bir hayat yaşadığını anlatan güzel top model Miranda Kerr, 'Erkek gibiydim. Her zaman dışarıda olmayı severdim; ağaçlara tırmanmak, çamurlar içinde oynamak. Hiçbir zaman Barbie’lerle oynamadım.

Sinem Kobal, "Ben lise sona kadar çok haşarı bir öğrenciydim. Erkek gibiydim. Sadece okul dışından platonik aşklarım vardı. Daha çok 'hoplayalım, zıplayalım, nereden kaçalım, nereyi kıralım' gibi şeyler vardı aklımda" dedi.

Burcu Esmersoy:
Aslında evde bebeklerle oynayıp onlara kıyafetler diken, Barbie bebeklerine kıyamayıp Cindy bebeklerinin saçlarını modelden modele sokan bir kız çocuğuydum. Dışardaysa futbol olmasa da top oynamaktan zevk alan ve dizlerini yaralamadan eve dönemeyen, neredeyse yaramaz bir oğlan gibiydim.

"Nasıl bir çocuktunuz?" sorusuyla karşılaşan neredeyse her ünlü kadının "erkek gibiydim" diye yanıt vermesi patolojik bir durum değil midir? Erkek çocuk gibi olmayı övünülecek bir özellik olarak vurgulayarak kız çocuk gibi olmaya pejoratif bir anlam yükleyen söylem medyada sürekli olarak karşımıza çıkıyor. Dışarıda olmak, dizleri yaralamak, ağaçlara tırmanmak gibi eylemler her daim erkek çocuklara has özellikler olarak düşünülüyor. Bu tür yaklaşımlar son derece özcü bir bakış açısının yansıması aslında. Evde olmak ve bebeklerle oynamak kızların, ağaçlara tırmanmak da erkek çocukların 'doğasında' var sanki. Bu 'doğasında olma' argümanı yalnızca ataerkil ideoloji değil, her türlü ideoloji yeniden üretilirken karşımıza çıkıyor. Örneğin, kapitalizmin insan doğasına en uygun sistem olduğu safsatası öyle bir pompalanıyor ki, bir de bakıyorsunuz sistem tarafından en çok ezilenler bile 'doğaları gereği' kapitalizmi savunur olmuş.
Toplumsal cinsiyetlerimiz, adı üstünde, sosyal hayat içinde edindiğimiz kimliklerimiz değil midir? Kız ya da erkek farkı olmaksızın, bazı çocuklar sakin, bazıları da hareketli ya da yaramazdırlar. Top oynayan kız çocuklar, erkek gibi olan değil, top oynamaktan hoşlanan çocuklardır yalnızca. Üstelik top oynamakta övünülecek, bebekle oynamakta ise utanılacak bir şey yoktur. Çocukken erkek gibi olmakla övünerek, ataerkil düzeni kabullenmiş ve bu düzeni devam ettirmekten yana tavır koymuş olmaz mı bu kadınlar?

Resim: 'Boxing Girls' by Cindy Zarrilli

2 yorum:

Yusuf dedi ki...

Hakkını arayan bazı kadınların da düşürüldüğü bir yanlış bu... Aslında hak aramanın bir erkek eylemi olarak sunulmasından kaynaklanıyor.

Nitekim hakkını arayan kadınlar, kadın hakları ya da hayvan hakları konularında, ya "erkek gibi" ya da "panter gibi" olarak tanımlanıyorlar. Evlerden "yaman kadınmış ha", "erkek gibi kadın", "delikanlı hatun" sesleri yükseliyor. Ama bu bakış açısı da, kadınlara sınırlı bir ses yükseltme alanı bırakıyor.

Ne zaman bu hak arayışını "aşırıya kaçıran" kadınlarla karşılaşsak, tanımlamalar "erkek gibi" den; "cazgır", "hanımlığını bilmeyen", "vahşi", "şirret", "asık suratlı" ve en önemlisi de "çirkin"e kayıyor.

Bunlar eşcinsel kadınlar hakkındaki haberlerde de görülüyor. Eşcinsel kadın, "pis", "çirkin" ve "bakımsız" oluyor birdenbire.

Selamlar...

Aselban dedi ki...

Tamamen katılıyorum. Yazdıkların aslında yorumdan çok yazıyı tamamlamak olmuş, isabet olmuş.Teşekkürler :)